19 Şubat 2009 Perşembe

Canın Yongası...

Motosiklet her anlamıyla özgürlük. Ancak bu "aşırı özgürlük" siz üzerinde olmadığınız sürede de devam edebiliyor ne yazık ki. Eğer benim gibi İstanbul'un işlek ve sıkışık bir bölgesinde yaşıyorsanız gece yatmaya eve geldiğinizde motosikletinizi koyacak emin bir yer bulmak epey zor oluyor.


Tek başına kaderine bıraktığınız motosikletiniz ise gece keyfi yapan kedilerin çişinden sokaktan geçen türlü insana kadar pek çok tehditle baş başa kalıyor. Genelde motosikletlerime alarmlarımı hep bizzat takmışımdır. Ancak neye güvendim bilmiyorum bir süredir motosikletimde alarm yok. Çalınması veya kaldırılarak götürülmesi çok zor bir yere park etmeme rağmen yine de ulaşılmaz olmadığını dün sabah kalkıp motosikletimi şu şekilde bulunca daha iyi anladım...



Bulunduğu yerden çıkaramayacağını anlayan arkadaşlar verebilecekleri maksimum zararla alabilecekleri en pahalı parçayı almaya çalışmışlar akıllarınca. Sağ karenajı (şu anda orada olmayan kırmızı plastik parça) sökerek egzoz borusunu almaya çalışmışlar. Ancak beni de zamanında çok uğraştıran yalama bir somun ile yenilgiye uğramışlar. Yine de egzoz gördüğünüz gibi ben geldiğimde boşlukta sallanıyordu ve bu hali sabah sabah kafama kürekle vurulmuş gibi bir etki yarattı...

İlk anlık sinirle edilen küfür dışında beddua etmedim. Ben gidenin arkasından çok üzülen bir adam da değilim. Ancak bu durum mahalleme olan gereksiz fazla olduğunu gördüğüm güvenimi sarstı açıkçası.

Şimdi üretimi yıllar önce durmuş olan motorum için sağ karenaj arıyorum ve ilk fırsatta alarmını takana kadar daha güvenli bir otoparka koymakla yetindim...

15 Şubat 2009 Pazar

Olmazsa Olmaz

İlişkiler denizinde bir süreliğine yüzmüş kişilerin iyi bileceği gibi bizim çağımızda artık sağlıklı bir ilişki kurup devam ettirmek gerçekten zor zanaat. Cinsel birleşmeye veya hormonal diğer duygu paylaşımlarına dayanarak başlayan ve sonrasında başka birşeye dönüşemeyen onlarca ilişkinin temel problemi etrafta çok örnek olması ve insanın doğuştan açgözlülüğü olabilir.


Eski kaynakların hep önerdiği bir yönteme göre birlikte olmak istediğiniz kişinin size göre negatif ve pozitif yönlerini (pros or cons) bir kağıda yazmalı ve harcadığınız bu mesainin üstüne de karar vermelisiniz.

Çağımızda ise bu çok yanlış bir yöntem olmuş durumda. Çünkü hızlı değişen çevre kişileri değiştirdiği gibi istekleri de sürekli değiştiriyor. Etrafınızda gördüğünüz gözünüze hoş gelen bir özelliği birlikte olduğunuz insandan göremediğinizde bocalamaya ve diğer negatif özelliklerini irdelemeye başlıyorsunuz otomatikman...

İsviçreli Bilim Adamları(yok böyle adamlar tabiki :)) tam da bu soruna bir çözümle çıka geldiler. Diyorlar ki eğer bir uzun soluklu ve sağlıklı bir ilişki kurmak istiyorsanız kendinize 4-5 "OLMAZSA OLMAZ" kriter belirleyeceksiniz. Ne kendinizi "benim için tek şey önemli" gibi bir sözle kandırmalı ne de 15-20 erdemli özellik sıralayarak zıvanadan çıkarmalısınız.

Eğer bir kadını veya erkeği sıralayabildiğiniz bu 4-5 özelliklik için sevebilir ya da en azından saygı çerçevesinde benimseyebilirseniz diğer bütün özelliklerini "gülün dikeni" gibi kabul edebilirsiniz. Bu "diken" kabul ettiklerinizin arasında pozitif özellikler gonca gibi çıkarsa onlar size ekstra mutluluk getirecektir. Buna karşın gerçekten can sıkıcı özellikler sizi hiç etkilememeli ve bunlardan rahatsızlık duyduğunuzda deli gibi sevdiğiniz 4-5 özelliğe sarılmalısınız.

Bu 4-5 vazgeçilmez kriteri kendim için belirlemeye ve edindiğim tecrübeler ile güncel tutmaya çalışacağım bu sayfalarda...


ŞU ANIN OLMAZSA OLMAZLARI

-Ten Uyuşması ve Arzu
-Düşünce paylaşımında imasızlık
-Aynı enerji seviyesinde olunamasa bile kısıtlamama
-Direk olarak ilgi